Orta Doğu’da devam eden çatışmaların bir parçası olan İsrail’in son saldırısı, bir hastanenin acil servis bölümüyle birlikte ciddi hasar gördü. Ülkedeki sağlık sisteminin zaten zor bir dönemden geçtiği, insani yardımların kısıtlandığı bir zamanda gerçekleştirilen bu saldırı, yetkililer tarafından kınandı. Hastane çalışanları ve gönüllü sağlık ekipleri, yaralıların tahliyesi için çırpınırken, yerel halk bu durumu büyük bir endişe ve çaresizlikle izliyor.
Saldırı, 3 Ekim 2023 tarihinde, Filistin'in Gazze Şeridi’nde bulunan El-Makassed Hastanesi’nde gerçekleşti. Hastane, bölgedeki en büyük sağlık kuruluşlarından biri olup, birçok hastaya acil hizmet vermekteydi. Saldırı sonrası hastanenin acil servisinin tamamen yıkıldığı bildirildi. Olay gerçekleştikten sonra, hastane müdürü yaptığı açıklamada, “Hastanemizin acil servisi artık kullanılamaz durumda. Burada tedavi gören hastaların durumu kritik” ifadelerini kullandı. Çarpışmaların artmasıyla, yerel halkın ve yaralıların sağlık hizmetlerine ulaşma imkanı giderek azalıyor.
Bu tür saldırılar, uluslararası hukukun ihlali olarak değerlendiriliyor. Birçok insan hakları örgütü, hastanelerin askeri hedeflerden korunması gerektiğini vurgularken, bu tür olayların yaşanmaması için gerekli önlemlerin acilen alınması gerektiğini belirtiyor. Hava saldırıları ve bombardımanlar sonucu yaralananların yanı sıra, hastanelerin tahrip olmasıyla birlikte, mevcut sağlık sisteminin çökmesi büyük tehlike yaratıyor.
Saldırının ardında, hastanenin yoğun bakım ünitesinden, acil servisten ve diğer katlardan toplamda 50’den fazla yaralının tahliye edildiği bildirildi. Yerel sağlık yetkilileri, hasarın ağır olduğu ve acil yardım birimlerinin devre dışı kaldığı için hastaların tahliye edilmesinin oldukça zor olduğunu ifade etti. Gönüllü sağlık ekipleri, aldığı yaralar ve travmalar sonucu hayati tehlike altında olan hastaların yaşamlarını kurtarmak için seferber oldu. Ancak, yoğun bombardıman altındaki bölgelere girmek son derece riskli hale geldi.
Bölgedeki sağlık kuruluşları, yaralı sayısının artması nedeniyle gerekli tıbbi malzemeler ve ilaçlar konusunda sıkıntılar yaşamaya devam ediyor. Sağlık çalışanları, hem fiziksel hem de psikolojik olarak büyük bir baskı altında çalışmak zorunda kalıyor. Acil servisin durumu, üzerlerindeki yükü daha da artırıyor. Hem yerel hem de uluslararası kamuoyunda bu olayın yankıları sürüyor. İnsanların, sağlık hizmetlerine erişiminin engellenmesi, büyük bir kriz tavır almak zorunda bırakıyor.
İsrail’in bu tür saldırılarında kullandığı stratejiler, çoğu zaman uluslararası toplumun tepkisini çekerken, sağlık kuruluşlarına yönelik saldırıların artması, insani felaketleri de beraberinde getiriyor. Dolayısıyla, hastanelerde gerçekleştirilen bu tür saldırılar, sadece acil hizmetleri etkilemekle kalmıyor, aynı zamanda toplum sağlığını ciddi anlamda tehdit ediyor. Birçok aile, hastanelerdeki yaralıların tedavi için beklerken, yaşadıkları korku ve endişenin içine düştükleri çaresizlikten dolayı derin bir kaygı yaşıyor.
Bu tür saldırılar, sadece bir grup insanı değil, tüm toplumu derinden etkiliyor. Acil sağlık hizmetlerine erişim, özellikle hayatî tehlike altında olan hastalar için kritik önem taşıyor. Saldırının sonuçları, özellikle de yara alanların durumu, sağlık sisteminin çökmesi ve insani ihtiyaçların karşılanamaması açısından oldukça yıkıcı bir etki yaratıyor. Gelecekte benzer olayların devam etmesi, bölgede yaşayan insanların yaşamlarını daha da zorlaştıracak gibi görünüyor.
Uluslararası toplumun bu duruma müdahale etmesi, insani yardımların ulaştırılması ve sağlık hizmetlerinin yeniden tesis edilmesi bir zorunluluk haline gelmektedir. İnsan hakları savunucuları, hasta ve yaralıların korunması için acil adımlar atılması gerektiğini vurguluyor. Sağlık sisteminin yeniden işlevsellik kazanabilmesi için gerekliliklerin yerine getirilmesi önem arz ediyor. Bu dramatik olayların tekrar etmemesi adına çözüm noktalarının ivedilikle ele alınması kritik bir aşama olarak göze çarpıyor.